Elon Musk, ‘Twitter Belgeleri’nin yedincisinin yayınlanmasının ardından önemli iddialarda bulundu. FBI’ın Hunter Biden konusunda Twitter’a baskı kurduğunu belirten paylaşıma atıfta bulunan girişimci, hükümetin platforma sansür için milyonlarca dolar ödediğini iddia etti.
Elon Musk’ın Twitter’ı satın almasının ardından platformda yaşananlara yönelik ‘Twitter Belgeleri’ ismi altında bir seri başlatılmış ve platformda yaşanan bazı olaylar açığa çıkarılmıştı. Dün ise gazeteci Michael Shellenberger, serinin yedincisini paylaştı.
Twitter ifşalarının yedinci bölümü, Joe Biden’ın oğlu Hunter Biden ve FBI’a odaklanıyordu. Biden’ın bilgisayarının ele geçirilmesini ve buradan sızan bilgileri irdeleyen 47 tweet’lik paylaşımda, 2020’de FBI’ın Twitter yöneticileri ile iletişime geçtiği ve Biden’ın diğer ülkelerle yaptığı iş anlaşmaları konusunda şirkete baskı kurduğu aktarıldı. Paylaşımda sosyal medya platformuna sansür için ödeme yapıldığına bile yer verildi. Musk’tan da geçtiğimiz saatlerde bu konuda açıklama geldi.
Elon Musk’a göre hükümet, sansür için Twitter’a milyonlarca dolar ödedi
Elon Musk da bu dosyalara atıfta bulunarak açıklamalarda bulundu. Musk, hükümetin sansür için Twitter’a yüklü miktarda para ödediğini belirtti: “Hükümet, halktan bilgileri sansürlemek için Twitter’a milyonlarca dolar ödedi.”
Ayrıca, bir kullanıcı milyardere, “Twitter’ın herhangi bir bilgiyi sansürlemek veya gizlemek için devletten veya başka birinden ödeme kabul etmeyeceğine dair bir taahhütte bulunmaya istekli misiniz?” sorusunu yöneltti. Musk da buna “Kesinlikle” diyerek bu tarz bir şeyin yaşanmayacağını söyledi.
Diğer platformlara da aynı şeyin yapıldığı iddia edildi
Musk’ın iddiaları bunlarla yeterli kalmadı. Twitter ifşalarına atıfta bulunan bir kullanıcıya yanıt veren ünlü girişimci; sadece Twitter’a değil, diğer sosyal medya platformlarına da sansür uygulamaları için para ödendiğini vurguladı.
Twitter ifşalarının bu bölümü, FBI’ın 2020 yılında Hunter Biden’ın bilgisayarından elde edilen bilgilerin yayılmasını engellemek için haber ve sosyal medya şirketlerinin yöneticilerine uyguladığı baskıları ele alırken, konu hakkında yayınlanan Ekim 2020 tarihli New York Post haberinin öncesine ve sonrasında yaşanan sansür olaylarına odaklanıyor.