Mühendis ve Fizikçi Aydın Özoğlu, yer çekimi diye bir şey olmadığını ve uzayın da aslında boş olmadığını söyleyerek sosyal medyada gündem oldu. Öte yandan bu çıkış, kafaları karıştırsa da pek doğru değil.
Ülkemizde her zaman ilgi çekici iddialarda bulunan birileri gündemde kendisine yer bulabiliyor. Son olarak Elektrik-Elektronik Mühendisi ve Fizikçi Aydın Özoğlu, “Yer çekimi diye bir şey yoktur, kozmik itim gücü vardır.” çıkışıyla hem haberlere hem sosyal medyaya konu oldu. Peki nedir bu işin gerçeği?
Videoda da görebileceği gibi Özoğlu, kendisine sunulan fizik teorilerini pek de kabul etmediğini söyleyen bir fizikçi. Kendisine göre yer çekimi diye bir şey yok ve onun yerine kozmik itim gücü diye bir kavram söz konusu. Kozmik enerji basıncı adlı bir madde de uzay boşluğunu dolduruyor.
Önce kendisinin iddialarına bakalım
Bilim insanının görüşleri aslında gerçeğe çok çok uzak değil, sadece kafa karıştırıcı bir şekilde ifade ediyor çünkü bulguları, zaten çok uzun zamandır bilinen şeyler. Örneğin yer çekimi diye bir şey gerçekten de yok, onun adı kütleçekimi. Uzay-zaman da birbirinden ayrı şeyler değil ve cisimler bu uzay-zaman dokusunda, kendi kütlelerine göre bir kırılma yaratıyorlar.
Uzay bir boşluk değil, doğru ama bunu zaten biliyoruz
Keza uzay da boşluk değil, bir doku. Hatta evrenimizdeki kütlenin büyük kısmını da karanlık madde oluşturuyor. Öte yandan uzaya bakınca insanların bir boşluk görmeleri de normal, gökte uçan kuşun göğü bilmemesi ama rüzgarda süzülmesi gibi biz de uzayda süzülüyoruz ancak karanlık maddeyi algılayamıyoruz.
Evet, yer çekimi yok. Çünkü uzayın bükülmesiyle oluşan kütle çekimi var…
Peki gerçekten her yeri saran ve her yönden baskı uygulayan bir basınç kuvveti olabilir mi? Açık hava basıncı zaten bize her yönden eşit olarak etki ediyor ancak cisimlerin düşeceği hatta düşme hızına göre parçalanacağı bir kuvvet söz konusu olsaydı, “Neden her şey yere düşüyor?” diye araştırmamız gerekirdi. Bu da bize sonuç olarak yer çekimi olarak bildiğimiz kütle çekimine gidecek yolu açardı. Ki bu soru yüzyıllar önce soruldu ve bu sonuçlara ulaşıldı.
Zaten büyük bilimsel gelişmeler ya da iddialar da makaleler ile uluslararası bilim kamuoyuna duyurulur, televizyon kanallarında anlatılmaz. Gerçek bilim yanlışlanmayı kabul edebildiği için bilimdir.